KÖRLERİN İMZA SORUNUNU ORTADAN KALDIRIN!

KÖRLERİN İMZA SORUNUNU ORTADAN KALDIRIN!

2005 yılında Mecliste grubu bulunan partilerin oybirliği ile kabul edilen Engelliler Kanununa göre, görme engelliler, uzun yıllardır süre gelen bir utançtan kurtuldular. Daha önce görme engelli birinin bankalarda, tapu müdürlüklerinde ve noterlerde yaptıkları işlemler, iki tanık tarafından imzalanmadıkça geçerli sayılmıyordu. Yani görme engelliler “KİŞİ” yerine konulmuyordu. Çünkü imza, eskilerin deyimiyle kişiliğin alamet-i farikası yani en önemli kanıtı ve dışavurumudur.

Bu yüzden Dünyada ne kadar kişi varsa o kadar imza vardır. İki tanık onay vermedikçe senin yaptığın işlemi geçerli saymıyorum demek, senin kişiliğini iki tanık onaylarsa tanırım demenin bir başka anlatımıdır. Bu nedenle utanç verici bir tutumdur.

İşte görme engelliler bu utançtan Engelliler Kanunu sayesinde yasal olarak kurtuldular. Borçlar Kanunu’nda, Noterlik Kanunu’nda, Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklikler yapılarak görme engellinin istemesi halinde tanık bulundurabileceği hükme bağlandı. Elbette bu devrim niteliğindeki değişikliği yaşama geçirmek kolay olmadı. Bankalarca, tapu müdürlüklerince ve noterlerce bir süre eski alışkanlıklar devam ettirildi. Ancak bankalar ve tabu müdürlükleri yürütülen mücadeleler sayesinde, pratikte halen bazı sorunlar yaşanmakla birlikte şeklen de olsa, yasalara aykırı bulunan bu alışkanlıklarını değiştirdiler ve tanık isteme tutumlarından vazgeçtiler.

Diğer taraftan, noterler, şeklen dahi olsa, tanık noktasında eski ve yanlış alışkanlıklarında ayak diriyorlar. Milletvekili, avukat, öğretmen, kamu yöneticisi her meslekten görme engellinin yaptığı işlemleri iki tanık tarafından onaylanmadıkça geçerli saymıyorlar.

Birinci olarak bu uygulama başta Noterlik Kanunu olmak üzere ilgili bütün yasalara ve Yargıtay kararlarına aykırıdır. Çünkü bu yasalar görme engellinin ancak kendisinin istemesi halinde iki tanık bulundurabileceğini hükme bağlamıştır. İkinci olarak görme engelli bireyin akli melikeleri yerindedir; o, çıkarlarının farkındadır ve her türlü ayırt etme yeteneğine sahiptir. Yapacağı işlemde kendini sıkıntıya sokacak bir durum veya aldanma riski görürse güvendiği bir kişiyi yanında götürecektir. Bu yüzden tanığa veya vasiye değil erişilebilirliğe gereksinimi vardır. Üçüncü olarak bugünkü teknoloji görme engelli bir kişinin herhangi bir belgeyi kimsenin yardımına gereksinim duymadan okuma ve inceleme olanağını vermektedir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun tanımlar bölümünde kısa mesaj, elektronik posta, internet, disk, CD, DVD, hafıza kartı ve benzeri her türlü araç veya ortam kalıcı veri saklayıcısı olarak tanımlanmaktadır. Bütün bu araç ve ortamlar görme engelliler tarafından sesli olarak dinlenebilmektedir. Ayrıca şu an burada gördüğünüz, üzerinde hem Latin hem Braille harflerin bulunduğu ve yüzlerce vatandaş tarafından imzalanan dilekçelerimiz de teknolojinin yaratacağı çözümlere bir kanıt niteliğindedir. Dördüncü olarak 1512 sayılı Noterlik Kanunu noteri hukuksal güvenliği sağlayan kamu görevlisi olarak tanımlamaktadır. Görme engelli bir birey hukuksal güvenliği sağlamakla yükümlü olan kamu görevlisine mi yoksa kendi iradesi hilafına alelade temin edilmiş iki tanığa mı güvenmelidir.

Sonuç olarak noterler bu uygulama ile görme engellileri değil kendilerini olası bütün itirazlar karşısında korumaya çalışmaktadırlar. Noterlerin bu tutumu en hafif tabiriyle çağdışılıktır. Yine noterlerin bu tutumu çağdaş Türkiye imajını lekelemektedir.

Sosyal Medya'da Paylaş!
No Comments

Post A Comment