ENGELLİLER HAFTASI BASIN AÇIKLAMASI

ENGELLİLER HAFTASI BASIN AÇIKLAMASI

Değerli Basın Mensupları,

Ülkemizde 23 yıldan beri kutlana gelen yeni bir Engelliler Haftasının ilk gününde yine karşınızdayız. Engelliler Konfederasyonu olarak bir durum değerlendirmesi yapmak ve acil taleplerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.

Değerli Basın Mensupları,

Dünyada engellilere yönelik 3 çeşit Sosyal Destek Sistemine rastlamaktayız.
Bunlardan birincisi kamu hizmetlerinin engellilere tamamıyla ücretsiz ya da indirimli hale getirilerek engellilerin yaşamının kolaylaştırılmasıdır.
İkincisi, her engel gurubunun özelliklerine ve derecelerine göre sakatlıktan kaynaklanan ilave giderlerinin hesaplanarak kendilerine “Sakatlık Ödeneği” adı altında aylık olarak ödenmesidir.

Üçüncüsü ise bu iki ana sistemin bir karması yani sakatlık ödeneğinin nispeten düşük tutularak bazı kamu hizmetlerinin ücretsiz ya da indirimli sunulmasıdır.
Ülkemiz birinci Sosyal Destek Sistemini benimsemiştir. Buna paralel olarak kamu hizmetlerinin neredeyse tamamı engelliler için ücretsiz ya da indirimli hale getirilmiştir. En son yasal düzenlemeden sonra Denizyolları, Devlet Demir Yolları ve Toplu Taşım Araçları engellilere, refakatçileri ile birlikte ücretsizdir. Engelliler Devlet Tiyatrolarından, Milli Parklardan ve Müzelerden, refakatçileri ile birlikte ücretsiz olarak yararlanmaktadırlar. Tertibatlı araç kullanan ya da sakatlık derecesi %90’ın üzerinde olan engelliler satın aldıkları 1600cc motor gücündeki araçlar için ÖTV ve MTV’den bağışıktırlar. 200 metrekareye kadar konutlarından emlak vergisi alınmamaktadır. Gelir Vergisi indirimleri vardır. Türk Hava Yollarında %20, Şehirlerarası Otobüslerde %30 oranında indirimli olarak seyahat edebilmektedirler. Bu zincir böylece uzatılabilir.

Bu Sosyal Destek Sisteminin toplum ve engelliler üzerinde bazı olumsuz etkileri olduğu bugüne kadar ki deneyimlerimizden ve gözlemlerimizden anlaşılmıştır. Toplumda yaygın olan “Aciz, Asalak, Bakıma ve Korunmaya Muhtaç, Sakat” imajı pekişmiş ve daha da yaygınlaşmıştır. Bazı işsiz ve yoksul vatandaşlarımız “keşke bizde sakat olsaydık” diye engellilere imrenmektedirler. Bazı vatandaşlarımızda engellilere sağlanan karşılıksız hizmet sunumlarının ödedikleri vergilerden karşılanması nedeniyle kendilerini yoksullaştırdığı yönünde tepkiler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu çeşit bir sorgulamanın önümüzdeki süreçte engellilere karşı öfkeye dönüşmesi ihtimal dışı sayılmamalıdır.
Bu Sosyal Yardım Sisteminin engelliler üzerindeki ilk etkisi ise, iş arama talebini düşürmesi, onları tembelleştirmesi ve uyuşturmasıdır.

Bu uygulamalarla rehavete kapılan engelliler, hak temelli örgütlere ve mücadelelere soğuk bakmakta; onların mücadelesinin, mevcut olanakların da kaybına yol açmasından korkmaktadırlar. Daha da tehlikelisi, engellilere bu çeşit uygulamaları bonkörce yapan hükümetlere minnet borcu altına sokması, iktidarlara bağımlı oy deposu oluşturan bir kitle yaratmasıdır. Bu, aynı zamanda sağlıklı bir demokratik sürecin çarpıtılmasına ve yozlaşmasına yol açacak bir olgudur.

Oysa Dünyada ve Türkiye’deki demokratik engelli hareketinin amacı herkesle eşit haklara, fırsatlara ve olanaklara sahip onurlu ve başı dik özgür yurttaş kimliğinde bir engelli profilinin yaratılmasıdır. Bunun yolu, diğer yurttaşlarla haklarda ve olanaklarda olduğu kadar yükümlülüklerde de eşit konumda olmalarından geçmektedir.
Bu nedenle Engelliler Konfederasyonu, bağlı Federasyonlar ve Dernekler olarak bizler her engel gurubunun özelliğine ve derecesine göre sakatlıktan kaynaklanan ilave giderlerin hesaplanması ve Sakatlık Ödeneği olarak aylık ödenmesinin çok daha çağdaş ve yurttaşlık bilincini geliştirecek bir çözüm olduğunu düşünmekteyiz. İyi hesaplanmış bir Sakatlık Ödeneğini öngören bir yasal düzenlemeden sonra kamu hizmetlerinden ücretsiz yararlanma uygulamalarına aşama aşama son verilmesini öneriyoruz. Bu önerinin kısa vadeli çıkarlarından vaz geçmek istemeyen engelli kardeşlerimiz arasında bir tepki yaratabileceğini biliyoruz. Ancak bizim görevimiz ısrarla doğruyu göstermektir. Geleceğimizi ve sağlıklı işleyen bir demokrasiyi, kısa vadeli çıkarlarımıza feda etmemeliyiz.

Bu temel mesajımızdan sonra acil taleplerimizi şöyle sıralayabiliriz:

1. Yatılı veya evde bakım hizmeti alan engelli vatandaşlarımızın 2022 sayılı yasaya göre aldıkları muhtaçlık aylığının kesilmesi uygulamasından derhal vazgeçilmelidir.
2. Son aylarda Milli Eğitim Bakanlığı Web Sitesinde yayınlanan ve Özel Eğitim Okullarının birinci kademesinin kapatılmasını öngören Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Yönetmelik Taslağı geri çekilmeli; Özel Eğitim Okulları yaygınlaştırılarak daha da güçlendirilmelidir.

3. Ağır derecedeki engellilerin istihdam ve rehabilite edildiği korumalı işyeri uygulamaları daha etkin desteklerle güçlendirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
4. Ulusal İşaret Dili Sözcüğü, bütün uzmanların ve İşitme Engelli Örgütlerinin katılımı ile yeniden ele alınmalı ve birbirinden farklı Yerel İşaret Dili Uygulamalarına son verilmeli; cezaevlerinde, mahkemelerde, hastanelerde ve tüm kamu kuruluşlarında işaret dili tercümanları istihdam edilmelidir.

5. Fiziksel çevrenin, kamu kullanım alanlarının ve toplu taşım araçlarının engellilere uygun hale getirilmesi çalışmalarına hız verilmelidir.
6. Sosyal Yardım amaçlı “aydan aya gel maaşını al” türünden istihdam politikalarına son verilmeli, istihdam edilen engellilerin istihdam edildikleri işlerde verimli olarak çalışabilmeleri için iş garantili mesleki eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri çoğaltılmalı ve etkinleştirilmelidir.

7. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinin eki olan ve hak ihlallerinde başvuru mekanizmalarını düzenleyen Ek İhtiyari Protokol onaylanmalıdır.
8. Engellilerin karar alma süreçlerine etkin katılımları için gerekli önlemler alınmalı; Parlamentoda, Belediye Meclislerinde ve diğer kurullarda engellilerin hak ettikleri gibi temsilinin sağlanması için etkin düzenlemeler yapılmalıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Sosyal Medya'da Paylaş!
No Comments

Post A Comment